Hava Yastığının İcat Edilme Süreci
Endüstri mühendisi olan John W. Hetrick, 1952 yılında eşi ve kızı ile birlikte yolda olan büyük bir taşa çarpmamak için otomobillerinin yönünü değiştirip bir hendeğe düşerler. Bu kaza esnasında da eşi ile birlikte küçük kızlarının herhangi bir zarar almaması için onu arka kısımda tutmak için çabalarlar. İşte bu kazanın vesilesiyle birlikte John W. Hetrick, kendisine ait olan hava yastığının patentini alır.
O zamanlar sık olarak yaşanmakta olan bu tip kazalar, doktorlarca ”direksiyon kazası” olarak adlandırılmaktaydı. Bu kaza tiplerinde, ani yavaşlama ve özellikle kafanın bir yerlere çarpması ile sonuçlanmaktaydı. Bu tarz kazaların önlenmesine yönelik yapılan çalışmalar sonucunda John, otomobilin torpido kısmına ani yavaşlama durumlarında şişirilebilir bez konmasıyla, kazaların sonucunun hafifletilebileceğini düşündü.
Günümüzdeki Hava Yastıklarının Çalışma Prensibi
Günümüzde kullanılmakta olan hava yastıkları şu şekilde çalışmaktadır;
1) Otomobilin ön kısmı kuvvetli bir darbeye maruz kaldığı zaman ani bir şekilde hız kaybeder yani yavaşlar.
2) Ani yavaşlamayı anlayan ivme ölçer, yani otomobilin ivme kuvvetini ölçmeyi sağlayan elektronik sensör, otomobilin hız değişimini tespit eder.
3) İvme ölçer vasıtasıyla darbenin derecesi tespit edilir. Eğer otomobilin yavaşlama sisteminin devreye girmesini gerektirecek kadar şiddetli bir kuvvete maruz kalmışsa; hava yastığı devresi tetiklenir. Ancak normal fren yapılmışsa, hava yastığı sistemi tetiklenmez. Çünkü yeterli kuvvet oluşmamıştır.
4) Sensörler vasıtasıyla uyarı almış olan hava yastığı devresi, ısıtma elemanı üzerinden akım geçirir.
5) Isıtma elemanı, kimyasal bir patlayıcının ateşlenmesini sağlar. Bu ateşlenme ile kazadan yaklaşık olarak 20 milisaniye sonra otomobilin hava yastığı sistemi çalışmış olur. Eskiden hava yastıklarında patlayıcı madde olarak sodyum asit maddesinden faydalanırken; yeni tip olan hava yastıklarında daha farklı patlayıcı maddelerden yararlanılmaktadır.
6) Sistemin tetiklenmesiyle birlikte, patlayıcı özelliği olan madde yanar ve direksiyonun arka kısmında sıkıştırılmış olarak depolanmış naylon yastığa hızla ve yüksek miktarda zararsız bir gaz dolar. Bu gaz genellikle nitrojen veya argon gazıdır.
7) Tetiklenmiş ve ateşlenmiş olan gazın genişlemesiyle birlikte; otomobilin direksiyonu üzerinde bulunan plastik kapak yırtılır ve sürücünün ön kısmında hızla şişmeye başlar. Yaklaşık olarak kazadan 30-40 milisaniye sonra aracın hava yastığı tamamen şişmiş olur. Hava yastıkları, talk pudrasına benzemekte olan tebeşirli bir malzeme ile kaplanmıştır. Bu şekilde kaplanmasının sebebi; hava yastığı düzeneğinin düzgünce çalışmasını sağlamaktır.
8) Kaza olduğu zaman sürücü olan kişi, çarpmanın etkisiyle birlikte ileriye doğru gider ve hava yastığına hızla çarpar. Hava yastığının içinde muhafaza ettiği gaz, kenar kısımlarında bulunmakta olan küçük delikler vasıtasıyla tahliye edilir. Otomobil durana kadar hava yastığının içindeki gazın tamamı boşalır.
Hava yastığının tamamen şişme süresi olan 30-40 milisaniye, oldukça kıza bir zaman dilimine karşılık gelmektedir. Göz kırpma süremizin yaklaşık olarak 100-200 milisaniye olduğu düşünüldüğünde bu sürenin ne kadarda kısa olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Hava yastığının hayati önemi olduğu kadar emniyet kemerlerinin de çok önemli pasif güvenlik sistemleri oldukları unutulmamalıdır.
(0) Yorumlar